Sabır Abidesi

Sabır Abidesi

Sabır Abidesi

   Sabrın sonu selamettir. Ömrümüz boyunca yaşadığımız dert, sıkıntı, felaket kapılarını hep tek bir anahtar ile açabildik: sabır.

   Her gelen peygamber bize sabrı anlattı. Direnin ve sabredin denildi. Her peygamber başka bir iblis oyunu ile karşılaşıyordu. Sabrediyorlardı ve etrafındakilere sabrı tavsiye ediyorlardı.

    Şimdi sizlere çok tanıdık birini anlatacağım. Bugün yine bir sıkıntı kapısını önündeyiz. Kapı açılacak lakin  biraz zaman gerek. İşte bütün hayatını o zamanı  bekleyerek geçirmiş, âdeta sabrı yaşamış biri olan İmran Bin Hüseyin (ra) . İmran Bin Hüseyin, ilk müslüman sahabelerden. Henüz müslümanların sayısı kırka ulaşmışken Allah ona müslümanlığı nasip etti. Çok zulüm çekti, onu hor gördüler. Babasını ona karşı doldurup Resul’e gönderiyorlardı. O, yaşanılanları sineye çekiyor, sabrediyordu. Babası müslüman olunca ancak ona hürmet edebildi. Çünkü Allah korkusu ona ‘İsyan edene hürmet edilmez‘ şuurunu kazandırmıştı. Resul öldükten sonra da insanları dine davet ediyordu. Onlara fıkıh ve İslam hukukunu anlatıyordu, anlatacaktı da. Çünkü Resul’ün öğrencisiydi.

   Otuz yıllık hastalık sürecinin daha en başında hastalığı için yapabileceği her şeyi yapıp gerisini Allah'a bıraktı. Lakin amansız hastalığı geçmedi. Günler geçtikçe karnı daha çok şişiyordu. Hastalığı ile hemhal olmuş, onu kabullenmişti. Bu kabullenme vazgeçme değil sabırdı. Onun sabrı öylesine değildi. Öyle ki melekler ona selâm veriyordu. Meleklerin tesbihat seslerini duyabiliyordu. Sabrı  ile ulaştı mertebe ona mükâfattı. Zaten biliyordu ‘Allah kullarına taşıyamayacakları yük vermezdi.’ Yükünü taşıyabiliyor, sabrı ile  yüceliyordu. O hak ettiği yerdeydi.

  Bugün biz karanlıktayız. İçimizde bir parıltı var ama yüzümüze kadar çıkamıyor. Oysa sahabiler yüzlerinde  gölge olmayan insanlardı. Çünkü nurlu yüzleri kim gölgeleyebilirdi?

   ‘ Allah bir topluluğu sevdiğinde onlara bela ve sıkıntı verir. Başına gelen bela ve sıkıntıya rıza gösteren, O’nun rızasını: öfkelenen de O'nun hoşnutsuzluğunu kazanır.’

   Yapmamız gereken içimize dönmek. Zaten en kıymetli vaktimizi kendimizleyken geçiriyoruz. Geçmişte de böyle geçiriyorduk. Bugün ayağımıza bakan çok, biz ise gözlerimizi yumduk öylece yürüyoruz. Allah bizi seviyor kardeşlerim. Biz kendimize gelelim diye yaşanıyor tüm olanlar. Şimdi sen hangi tarafı seçeceksin? Rıza kazanan mı, hoşnutsuzluk kazanan mı?

   Şu kısacık ömrümüzde  birçok felakete tanıklık ettik. Bunlar birer işaret değil de ne?

   Sabır kardeşlerim sabır. Allah sabredenler ile beraberdir.

Dua ve sabır ile kalın.

        

ŞEVİN KAYA

Darıca Şehit Hasan Kaya Kız İHL Mezunu