Merhabalar dostlar. Birer gönüllü olarak el birliği ile çıkardığımız bu ilk sayımızda sizlerle beraber gönüllülük nedir, nasıl gönüllü olunur gibi başta klasik sorulara cevap vermekle başlayıp, daha sonra biraz da konuya farklı açılardan bakmayı deneyelim.
Gönüllü, sözlük anlamı olarak “Bir işi yapmayı hiçbir yükümlülüğü yokken isteyerek üstlenen, çok istekli” demektir. Gönüllülük ise, bir bireyin hiçbir çıkar beklentisi içinde olmadan, yakın çevresi dışındaki bireylerin yaşam kalitesini artırmak veya genel olarak toplumun yararına olduğu düşünülen bir hedefe ulaşmak için, yalnızca içinden gelerek ve doğru olduğuna inanarak, bir sivil toplum kuruluşu (STK) bünyesindeki etkinliklere destek olması biçiminde tanımlanır. Gönüllülük, STK’ların esasıdır ve STK’nın gönüllülerden destek alması kurumun başarısının göstergesidir. Gönüllüler bir anlamda, STK'nın topluma nüfuz etmiş temsilcileri, STK ile toplum arasında birer iletişim aracıdırlar.
Biraz da araştırma sonuçlarına bakalım isterseniz. Araştırmaya katılanların yaşları 15 ile 75 arasında değişiyor ve Türkiye’nin farklı illerinde yaşıyorlar. Gönüllülerin %68’i kadın, %33’ü 15-24 yaş aralığında, %11’iyse 60 yaş üstü. Araştırma sonuçlarına göre, gönüllüler çalıştıkları kurumlarda ortalama 5 yıldır çalışmaktalar. Ancak gönüllülerin üçte biri 1 yıl, yarısıysa 2 yıldan az bir süredir bu kurumda gönüllülük yapıyorlar. Öğrencilere ortalama gönüllülük süresi 16 ayken, çalışanlarda 53, emeklilerdeyse 85 aya kadar yükseliyor. Gönüllülerin yarısı çalıştıkları kurumda haftada 3-4 saatten daha az vakit harcarken, çalışma günlerinin hem haftasonu hem de hafta içi günlere yayıldığı gözlemlenmiş. Öte yandan, gönüllülerin %60’ının çalışma saatlerinin 9-18 arası olması, gönüllülük faaliyetinin kurumlaşmış olduğunun bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Ankete katılan gönüllülerin %9’u bir sosyal güvenceye sahip değil, diğerlerininse çalıştığı yerden, aileden ya da üniversiteden bir sosyal güvencesi bulunuyor. Çalıştığı STK’dan sosyal güvenceye sahip olanların oranıysa %9.
Kişilerin STK’larda görev almama sebepleri arasında zaman ve maddi sıkıntı da var. Gönüllülerin gönüllülük yaparken en zorlandıkları konuların başında zaman bulmak geliyor (%53). İkinci sırada gönüllülük için yapılan harcamaların karşılanması bulunuyor (%30). Öğrenciler ve çalışanlar zaman bulmakta zorlanırken, çalışanlar, işsizler ve emekliler için gönüllülük harcamaları da bir zorluk oluşturuyor. Öğrenciler, çalıştıkları kuruma ulaşırken zorluk çektikleri görüşünü diğer gruplara göre daha fazla belirtiyorlar.
Araştırma sonuçları, gönüllülerin şu anda çalıştıkları kurumla tanıdıkları aracılığıyla ilişki kurduklarını gösteriyor (%34). Internet aracılığı (%16) ya da görsel/yazılı medya aracılığıyla (%10) kurumla ilişki kuranların oranıysa görece daha düşük. Bu rakamlar gönüllülerin kurumlarla kişisel ilişkiler aracılığıyla temasa geçtiklerini gösteriyor. Gönüllüler, gönüllülük yaparken çalıştıkları kurumu hedef kitlesi ve çalışma alanı nedeniyle seçmekteler. Üçüncü sırada güvenilirlik (%38) geliyor, bu da gönüllülerin neden kişisel ilişkileri tercih ettiğini açıklayan bir unsur olarak kabul edilebilir. Kurumsal bir yapı olması (%21) ya da toplumda tanınırlık (%16), kurumların tercih edilmesinde geride kalan faktörler. Yani yukarıda da bahsettiğimiz üzere gönüllüler STK ile toplum arasındaki köprüdür.
Her yıl 5 Aralık’ta Türkiye de dahil olmak üzere dünya genelindeki gönüllüler tarafından Uluslararası Gönüllülük Günü kutlanır. Gönüllülükte genç topluluk göz bebeğidir. Gençlik demek dinamiklik, hareketlilik, yenilik, ve kalkınma demektir. Birleşmiş Milletler Gönüllüleri (UNV) programı Türkiye’de Richard Dictus şöyle diyor: Gençlerin toplumda değişimi sağlayan unsur olarak rolünün gittikçe artmasını istiyoruz. Gençler, kurumları yalnızca kendi ihtiyaçlarına değil, aynı zamanda ulusal ve küresel sorunlara karşı da daha duyarlı olmaya çağırıyor. Gençlik, değişimi harekete geçiren enerji, yaratıcılık, çözüm ve kararlılığı sağlamaktadır.
En önemlisi, gönüllülük vatandaş olmanın bir ifadesi ve içinde bulunduğumuz insani ilişkilerin ayrılmaz bir parçasıdır: dayanışma, bağlılık ve katılım gibi fikirlerden esinlenen gönüllülük hem toplumların hem de bireylerin refahına katkı sağlar.
Gönüllülük, tüm farklı çeşitleri ile tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çok uzun süredir varolmaktadır. Türk toplumu geleneksel olarak gönüllülüğe değer vermiş, ancak gönüllülüğün bir topluma sağladığı potansiyel katkıları tam olarak fark edip kullanmayı henüz tam anlamıyla başaramamıştır. Türkiye’de gönüllülüğün gelişimi, genel anlamıyla sivil toplum ve vatandaş katılımının 1980’li yıllardan beri yaşadığı dönüşümün bir parçası olarak değerlendirilmelidir. 1980 yılındaki askeri darbenin sonucu olarak, neredeyse tüm sivil toplum kuruluşları yasaklanmış, pek çok sivil toplum kuruluşu ise tamamen kapatılmıştır. 1990’lı yıllarda sivil toplum yeni bir ivme ve yarattığı etki bakımından yeni bir önem kazanmıştır: Toplum Gönüllüleri Vakfı ve Eğitim Gönüllüleri Vakfı gibi Türkiye’deki en büyük gönüllü kuruluşlar bu dönemde kurulmuştur.
Son 10-15 yılda sivil toplu katılımı sayı, yarattığı etki ve profesyonellik düzeyi bakımından artış göstermiştir. İç İşleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de hali hazırda 245,170 adet kayıtlı dernek bulunmaktadır bunların yaklaşık 97,000’i aktif olarak çalışmalarını sürdürmekte olup aktif olarak çalışma yürüten derneklerin sayısı 2000 yılında 67,000’ken bugün artmıştır.
Türk halkının yüzde 10’u para bağışı yaparken, yüzde 4’ü gönüllü faaliyetlere katılmaktadır, halkın yüzde 31’i yabancılara yardım etme eğilimindedir, bu veriler de Türkiye’yi 145 ülkenin yer aldığı endeksin 137. Sırasında yer almasına neden olmaktadır.
• Vatandaşların ve genel anlamıyla bir ülkenin refahına anlamlı bir katkı sağlaya canlı bir gönüllülük alanının geliştirilmesi, değişmez bir şekilde taraflar arasında güçlü bir işbirliğini ve farklı sektör ve kurumlar arasındaki yardımlaşmayı gerekli kılar.
• Gönüllülük tek tek bireyler tarafından geliştirilemez, aynı zamanda kamu kuruluşları ve sivil toplum kuruluşlarının da ortak eylemi gereklidir.
Önemli tavsiyeler:
• Gönüllülük, gençlerin kişisel beceri ve yeterliliklerini geliştirirken, aynı zamanda toplum içerisinde sosyal kalkınma ve dayanışmaya katkı sağladığı iki yönlü bir süreçtir.
• Gönüllülük, gençler için sosyal sorumluluk fikirlerinin ifade edilebildiği bir aktif vatandaşlık sürecidir.
• Daha fazla genç bireyin gönüllü faaliyetlere girişmesini sağlamak için, sivil toplum kuruluşlarının gençlerin ihtiyaç ve beklentilerine daha duyarlı olması gerekir.
• Etkin bir gençlik politikasının, gençlerin katılımında kilit bir yöntem olan gönüllülüğe hitap etmesi gerekir.
• Genç gönüllülüğünü teşvik etmenin, sivil toplum kuruluşları ve hükümetle işbirliği içerisinde geliştirilen kapsamlı bir stratejisinin oluşturulması gerekir.
Gönüllülüğün kattıkları:
• Gönüllülük sosyal eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasında; kırsal kesimlere temel hizmetlerin götürülmesi, değişim temel aktörleri olarak dezavantajlı grupların dahil edilmesi ve cinsiyet rollerini sorgulayarak hem kadınların hem de erkeklerin eşit şartlarda kamusal alanları paylaşabilmeleri için katkıda bulunmaktadır.
• Gönüllülük yerel ihtiyaçlara yerel çözümler üretebilmek için yerel toplulukları harekete geçirir. Böylece yerel kalkınmaya dair sahiplenme ve dayanışma duygusu güçlenir, sosyal uyum ve sürdürülebilirlik artar.
• Gönüllülük non-formal eğitim aracılığıyla beceriler oluşturmak, duygusal gelişimi desteklemek ve başkalarına saygı ve sorumluluk çerçevesinde tutumlar oluşmasını sağlayarak özellikle gençler için kişisel gelişimi destekler.
• Gönüllülük sayesinde kazanılan beceri ve yetenekler istihdam edilebilirliği arttırır ve gençlerin sosyal girişimciliğini destekler.
• Gönüllülük sayesinde artan katılım topluma olan aidiyet duygusunu ve sorumluluğu geliştirir, topluma katkıda bulunmaları için yetkinleştirir.
• İnsanların gönüllülük aracılığıyla katılımlarını arttırmak sivil toplumu güçlendirir; böylece kapsayıcı (içermeci) sürdürülebilir kalkınmaya katkı sağlanır ve çoğulcu demokrasi artar.
Gönüllülük için yapılması gerekenler:
• Gönüllülük toplumda dönüştürücü bir güç olarak tanınmalıdır.
• Gönüllülük kalkınma stratejilerine ve politikalarına dahil edilmelidir.
• Özellikle aileleri ve okulları hedef alarak, yerel topluluklarda gönüllülük ve değerleri konusunda farkındalık yaratılmalıdır.
• Gönüllülüğün sosyal ve ekonomik etkileri hakkında bilimsel araştırmalar ve kamuoyu yoklaması yapılmalıdır.
• Yerel gönüllü hareketlerini desteklemek ve yerel gönüllü grupların kapasitelerini geliştirmek için sivil toplum örgütleriyle işbirlikleri geliştirilmelidir.
• Gönüllülüğün de dahil olduğu sivil katılımın gerçekleşebilmesi için yerel fırsatlara olanak sağlanmalıdır.
• Gönüllük bir hayat boyu ögrenme aracı olarak tanınmalı ve itibar edilmesi için stratejiler geliştirilmelidir.
• Eğitim müfredatının her aşamasında gönüllülük için alan oluşturulmalıdır.
• Gönüllülükle ilgili profesyonel bir eğitim programları geliştirimelidir.
• Özel sektörün gönüllü hareketlere katılımını ve desteğini arttırmak için vergi indirimi sağlanmalıdır.
• Ülke içerisinde bağlılığı ve sosyal uyumu destekleyecek ulusal gönüllü değişim programlarının uygulanabilmesi için yapılar kurulmalıdır.
• Gönüllü çalışmalar yürüten kuruluşlara verilen doğrudan destek arttırılmalıdır.
Gönüllülük;
• Çözümü başkasından beklemek değil, bireysel gücünü çözüm bulmak için kullanmaktır.
• Başkasını mutlu etmenin en büyük mutluluk olduğunu fark etmektir.
• Güveni, dürüstlüğü ve paylaşmayı öğrenmek ve öğretmektir.
• Karşılık beklemeden sevmektir.
• Yolunda gitmeyen her şey için bireysel olarak yapılabilecek bir görev olduğunu bilmektir.
• Kendini başkasının yerine koyabilmektir.
• Karşılığını veremeyecek birine iyilik yapmanın hazzını ömür boyu kendine yaşatma demektir.
Eğer ki siz de gönüllü olmak istiyorsanız sizin için güzel fırsatlar var:
• Edindiği teorik bilgileri hayata geçirme fırsatı bulur,
• Deneyimlerine dayalı fikirleriyle katkı verir,
• Hayallerine dayalı farklı bakış açıları içeren fikirleriyle katkı verir,
• Emek gücüne katkı verir,
• Parasal kaynak sağlar,
• Kamuoyu oluşturur,
• Sözcülük yapar,
• Hedef grupların yerel düzeydeki ihtiyaçlarına göre gündem belirler,
• İletişim ve bilgilendirme faaliyetlerini yürütür;
- Benzer amaçlı faaliyetlere katılarak bilgi alış-verişinde bulunur,
- Farklı fırsatlar sunan ortak eğitimler düzenler,
- Yerel medya ile iletişim kurar,
• Araştırma yaparak ya da asıl işi gereği yaptığı araştırmaları yönetici ve toplumla paylaşır,
• Sorumlu bir vatandaş olarak verilen hizmetlerin kalitesini izler ve paylaşır.
Toparlayacak olursak gönüllülük, toplum refahının temel yapı taşını oluşturan unsurlardan biri olmakla beraber kişinin kendisi için edinebileceği en yararlı alışkanlıktır. Olabildiğince araştırma verilerine dayanarak bilgi vermeye çalıştığım bu yazının sonunda sizlerden beklediğim, her ne kadar kişisel istekle yapılan bir faaliyet olsa da gönüllülüğün ne olduğunu anlamak ve bir sivil toplum kuruluşuna mensup olmak için başvuru yapmanız olacaktır. Haydi sen de “ GÖNÜLLÜYSEN RENK VER” !
Haticekübra KIZILKAYA
İzmit Mehmet Akif Ersoy Kız İHL Öğrencisi